4 Kasım 2013 Pazartesi

Thor 2 - The Dark World

Şu çekici amma seviyorum ha.
  İlk film incelemem hayırlı uğurlu olsun. Küçük blogum bu günleri de mi görecekti :') Neyse, konuya geleyim. Dün televizyondan Thor'un birini izledim. Ve tabii ki anında " İKİNCİSİNE DE GİTMEM GEREK!!!" sendromu oluştu
. Akşam 7 seansına gittim bende. O neydi be abi!
  Şimdi, bu spoiler olmadan incelemem. Birde içimdekileri dökmek için filmin hepsini anlatan bir post hazırlayacağım. Bunda, bir tanıtım yapayım. Birinciyi izleyenlerin bildiği gibi,  Thor Asgard diyarından. Jane de dünyadan. İlk filmden bu yana 2 yıl geçmiş. Buradan devam ediyor. Jane, Kara Elfler adındaki eski düşmanların yarattığı kötü madde olan Aether'e yakalanıyor. Ancak bu 1 hafta dinlenme ve sıcak çorbayla kurtulunabilecek bir şey değil. Sonra Thor, onu Asgard'a götürüyor ve olaylar başlıyor.  
  Bu film, ikincisinden çok daha muhteşemdi bence. Sinemada yer kaldığından şüpheliyim. Bir kere, görsel olarak daha ilgi çekiciydi ama her saniyesi aksiyon olan bir film olmaması da güzel. Sonra, araya sıkıştırılmış az ama gerçekten komik espriler vardı. Thor'un çekicini askıya asmasını asla unutamayacağım :D
  Oyuncular zaten mükemmeldi. Geçen filmden de öyleydi zaten. Chris Hemsworth ve Natalie Portman? Süper ahbap. Başkaaaa... hah! Filmde bazı sahneler vardı ki olayların Star Wars ve Yüzüklerin Efendisi'ne döndüğünü düşündüm. Bu iki şaheserden etkilenmeyen yapıt yoktur gerçi.
  Ve (spoiler içeren yazımda bundan bayağı bahsedeceğim) Loki hakkında ne düşüneceğim konusunda hiç fikrim yok. Psikolojimi bozan espriler ve hareketler yapıyor.
  Ayrrıca en güzel yanlarından biri sürekli şaşırtması. Onun böyle olacağını biliyordum! derken ağzının yere düşüyor. Şu aralar fena eklem ağrısı çekiyorum şu film yüzünden. Yarısından sonra kapatamaz oldum. O son neydi öyle... Neyse çok konuşmayayım, okuyanları da bekletmeyeyim. Çekiç gibi film kaçıyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder